Hafta sonu cabuk gecti.
Pazar aksami…
Zamani durduramamanin acizligi…
Anneligin bitmeyen sucluluk duygusu…
Bozulan bulasik makinasi..
Bomba dusmus gibi bir ev…
Patlamak uzere olan bir kadin (yani ben)…
Herseye ragmen sakin sakin gazete okuyan sevgili es…
Bilinc altimi ustune cikaran sorular, sorular…
Tablo “acayip” huzur verici degil mi?
Pazartesi. Isteyim. Bugunun -yani kara pazartesinin- en dahiyane fikri “yarin ise gelmesem” in uzerine kurdugum fantazilerle ayakta duruyorum. Biraz evvel kendimi hafta sonu temizlik yapamamaktan dolayi rahatsiz hissederken yakaladim. Kendimi kuveti ovarken, daha cok camasir yikarken (ve kuruturken, ve katlarken , ve yerlestirirken) buzdolabini temizlerken, ama temelde evdeyken hayal ediyorum.
Gercekten eve gidip temizlik yapmak istiyor olabilir miyim? Yoksa ben, tum hafta calisip, hafta sonu da evi kazimak suretiyle mesaiye devam eden kadinlardan mi oldum?
Bu soruyu yaziya hareketlilik katsin diye sordugumu itiraf ediyorum. Evet ben de o kadinlardan biriyim. Asil sorum su: “Nasil oldu da boyle oldum?” Daha dogrusu “Niye boyle oldum?” Aslinda soru cevaplamaya mecalim yok.
“Kendimi bugun hic sosyo-psikolojik analiz gunumde hissetmiyorum” desem de inanmayin, okuyun:
Yillarca bosu bosuna kadin olmanin icgudulerine karsi geldim. Sonunda calisan kadinin domestik hayatla imtihanini (evlilik, iki cocuk ve gundelikciden mahrum 7 yildan sonra) camasir suyu, cif , toz bezi ve utu kazandi.
Teslim oluyorum arkadaslar!
Yillarca hayatlarini kucumsedigim ev kadinlarindan ozur diliyorum. Ev kadinligi ciddi bir istir hanimlar. Evet nankordur, evet maasi da yoktur (ev harcligindan tirtiklayip altin gunune yatirilanlar haric). 5-10 yil calisilinca mudur de olunmuyor (kocanin terfi ve maas durumuna gore part taym ya da ful taym gundelikci kadin patronlugunu saymazsak)
“Cocuk da yaparim , kariyer de” miydi? Degistirin lutfen “Kariyer de yaparim, cocuk da utu de, dolma da, ilik acip dugme de dikerim…”
Ben kim miyim? “Super kadin” (ya da super bir fiyasko). Karakteristik ozelliklerim mi? Etimden, sutumden, yunumden istifade edilmesi disinda ve asagidakilerle sInIrlI olmamakla beraber , eh ufaktan buyurun bakalim:
Mudur olmaya endeksledigim gec kalmis anneligim icin IVF’e basvururum. Onca zamanlik kariyerimin birikimiyle anneligimi finanse ederim boylece.
Annelik adi verilen “muebbet sucluluk duygusunu” calisan anne olmam katmerlendirir.
Maasim “eh iste” seviyesinin ustunde degilse ( ya da bu satirlarin yazari gibi gelir farkliligi ucurumu olmayan gelismis bir ulkede yasama sansina(!) sahipsem yani uc kurusa calisan temizlikci yoksa) “ev islerine yardimci bayan” calistirma ihtimalim bir cok Turk ev kadinindan daha azdir.
Cunku “eh iste” maasim; cocuk bakimi, cocugun koleji (biz cektik cocugumuz anadolu lisesi sinavi stresi cekmesin), cocugun psikologu (bu konuyu konusmaya henuz hazir degiliz biraz anlayis lutfen) gibi harcamalara gider. Ev kadinlari icinse bunlarin bir kismi gercekten ihtiyac degildir. Ihtiyac olsa da bahanesi hazirdir:“tek maasla olmuyor sekerim”
Ve bir gun….
“Planli yasayip zorluklarin sizi yildirmasina izin vermezseniz oluyor, her kadin basarabilir” deyip, uzerimizde hic baski kurmayan (sag olsunlar, var olsunlar) Genel Mudur, Profesor hemcinslerimiz gibi zirveye ulasacagiz.
Oyle saniyorsunuz degil mi?
Oysa cocuk da yapmis profesor de olmus bu kadinlarin hayatina yakindan baktigimizda “her basarili kadinin arkasindaki diger kadini” yani anneleri (bazi nadir durumlarda cennetlik kaynanalari) goruruz. Bu melekler tarafindan subvanse edilen bir kariyerimiz yoksa; en fazla 1. derece 4. kademeden emekli olacagiz.
“Evde oturup cocuguma kek yapacagim, ben kapiyi anahtarla actim, benim cocugum annesini evde bulacak” diyen zirt koleji, zurt ozel universitesi mezunu kizimiza bakacagiz ve “Ben nerede yanlis yaptim” diyecegiz.
Belki o gun “Ben olamadim o olsun, ben okuyamadim o okusun” diyen annelerimizin mi yoksa bizim mi, feminist , lumpen, “duygulu” bir neslin oyununa geldigini dusunecegiz.
“Kizlar okusun, hadi kizlar kim tutar sizi” diyenlerin yurdum erkeklerinin onune “ofsayti anlasin yeter” duzeyinde bir hedef ve vizyon koymalarini baska zaman mi tartissak acaba?...
Belki hem ilik acip dugme diken hem de kariyer yapan kizlarin neden 30’larinda ve hala bekar oldugu sorusu da cevaplanir boylece.
Bana sorarsaniz, sormayin derim cunku ben bu gunlerde
“yas otuz bes yolun yarisi mi,
acaba zararin U donusunde kar var mi?”
diye sormaktayim.
Esra Ceceli Dogan M.A.
B.U. ‘93
RMIT ‘01
M.E.K ’05 (Mumkunse Ev Kadini ‘05)
No comments:
Post a Comment